Hopa Davası İçin Binler Ankara Adliyesi Önünde Toplandı

Hopa’da, 31 Mayısta HES’lere karşı gerçekleştirilen protesto eyleminde Metin Lokumcu’nun polis saldırısı sonucu yaşamını yitirmesinin ardından birçok ilde olduğu gibi Ankara’da da gösteriler düzenlenmişti. Bu gösterilerde yer aldıkları için gözaltına alınan 22’si tutuklu 28 kişinin “terör örgütü üyeliğinden” yargılandığı davanın ilk duruşması 9 Aralıkta Ankara Adliyesi’nde görüldü.

Çeşitli şehirlerden destek için gelen yüzlerce insan Kurtuluş’ta buluşup sloganlar atarak kitlesel bir şekilde Adliye önüne doğru yürüyüşe geçti. Halkevleri, ÖDP ve TKP’nin organize ettiği ve birçok sendikanın, devrimci-demokratik kurumun, doğa ve yaşam savunucularının da destek verdiği Adliye önündeki buluşmaya binlerce kişi katıldı. Önce Adliye’nin ana giriş kapısının önünde basın metni okundu. 6 aya yakın bir süredir Sincan F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan arkadaşlarının suçsuz olduklarını söyleyen ve derhal serbest bırakılmalarını isteyen gençler, davanın TMY kapsamında yapılmasının hukuka aykırı olduğunu, asıl terörü devletin estirdiğini ifade ettiler. Bu keyfi tutuklamalara sessiz kalınmaması çağrısında bulunulduktan sonra, öğrenci temsilcileri birer konuşma yaparak, üniversitelerde, sokaklarda, doğada ve bulundukları her alanda AKP’nin karşısına dikileceklerini, protestolarına devam edeceklerini söylediler.

Basın metni ve konuşmalar bittikten sonra Ankara Adliyesi’nin Sıhhiye kapısına doğru geçilerek bu kısımda beklenilmeye başlandı. Sabahın erken saatlerinden itibaren soğuğa aldırmadan bekleyen binlerce insan, horonlar ve halaylar çekti ve gür seslerle “Her Yer Hopa, Her Yer Direniş”, “Metin Lokumcu Onurumuzdur”, “Tek Yol Sokak, Tek Yol Devrim”, “Faşizme Karşı Omuz Omuza” sloganlarını attı. BDP Milletvekilleri Sebahat Tuncel, Hasip Kaplan, Sırrı Süreyya Önder, İstanbul Bağımsız Milletvekili Levent Tüzel, bazı CHP'li milletvekilleri, DİSK Genel Sekreteri Tayfun Görgün, TTB Genel Başkanı Eriş Bilaloğlu da tutuklulara destek için Adliye önüne geldi. Kitle halaylar, horonlar ve sloganlarla moralleri diri tuttu. 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davadan haberler geldikçe dışarıda da coşku artıyordu. Tutuklanan gençlerin yaptıkları savunmalardan bazı parçalar dışarıda bekleyenlere de aktarıldı.

Bilindiği gibi Hopa’daki olayları protesto ederken gözaltına alındıktan sonra cezaevinde saçları kesilen Ozan Gündoğdu’ya destek olmak amacıyla saçlarını kestiren gençler, “tanınmamak için saçlarını kestirdiler, bunlar da terörist” iddiasıyla tutuklanmıştı. Bu tutuklama saldırısını protesto eden BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder ve CHP İstanbul Milletvekili Şafak Pavey ile bazı akademisyenler ve öğrenciler de saçlarını kestirerek tutuklu gençlere destek olmuşlardı.

Akşam saatlerine kadar Adliye önünde bekleyen kitle saat 22’de tahliye haberinin gelmesiyle coştu. Sonrasında Sakarya Meydanı’na doğru yürüyüşe geçilirken, bu yürüyüşün AKP’nin zulmü nedeniyle hapishanede olan tutsaklar için olduğu ifade edildi. Meydana gelindiğinde, Halkevleri Genel Başkanı İlknur Birol, ÖDP Genel Başkanı Alper Taş ve TKP Genel Başkanı Erkan Baş söz alarak mücadelenin bundan sonra daha da güçleneceğini, halen içeride haksız yere bulunan devrimcilerin olduğunu ve bu durum ortadan kalkana kadar mücadele etmeye devam edeceklerini söylediler ve “çekin ellerinizi özgürlüğümüzden, mücadelemizden” diyerek başbakana seslendiler. Alper Taş da konuşması sırasında, “TMY derhal kaldırılmalıdır, Özel Yetkili Mahkemeler derhal kaldırılmalıdır, TMY dolayısıyla tutuklanmış bütün yoldaşlarımız derhal serbest bırakılmalıdır” diyerek acil taleplerini sıraladı.

Yapılan konuşmaların ardından bir grup, tahliye edilen arkadaşlarını karşılamak için Sincan Kapalı Cezaevine doğru yola çıktı.

Demokratik taleplere kulaklarını tıkayan AKP hükümeti, en ufak muhalif sesi bastırmak için elinden geleni yapıyor. Öğrenci gençliğin, devrimcilerin, emekçilerin mücadele alanlarında olmasını kabul edemiyor ve gaddarca saldırıyor. Son dönemde binlerce Kürt siyasetçi, devrimci, demokratik hak savunucusu sudan bahanelerle “terör” kapsamında tutuklandı ve tutuklamalar devam ediyor. Buna karşı toplumsal muhalefetin yükseltilmesi gerekiyor. Hopa davasında da görüldüğü gibi toplumsal muhalefet burjuva yargı sürecini bile etkileyebilecek güce sahiptir. Yeter ki güçlü mücadele örgütlenebilsin.