Merhabalar, ben büro iş kolunda çalışan, sitenizi düzenli takip eden bir işçiyim. İşçi hareketinin ve bence sol fikirlerin dibe vurduğu bu dönemde siteniz biz işçilere sınıf perspektifinin nasıl olması gerektiği hakkında Marksizmin ışığıyla yol gösteriyor. Bu günlerde devam eden SEKA direnişine birkaç kez ziyarete gittim ve direnişte gördüklerim sonucunda fikirlerinizin nasıl şaşmaz sınıf sezgileriyle dolu olduğunu bir kez daha gördüm.
İzmit SEKA fabrikasında Sümerbank ve Paşabahçe direnişlerinin ardından ilk kez bu kadar kitlesel bir direniş yaşanıyor. Direnişin amacı basında sürekli yazılıp çiziliyor. Hükümetin KİT’lerin özelleştirilmesi politikaları temelinde gündemine aldığı SEKA’nın İzmit fabrikası kapatılıyor. SEKA, İzmit girişinde çok büyük bir arazisi ve arazi içinde pek çok tesisi olan bir fabrika. Uzun zamandır SEKA’nın tasfiyesini gündeme almış olan hükümet fabrikaya hiç yatırım yapmamış. Fabrikanın en kârlı üretim yaptığı bölümler daha önceden zaten kapatılmış. Altı ay öncesinde makineler satılmış. Aslında SEKA üretim yaptırılmayacak duruma çoktan getirilmiş. Kurban Bayramında ziyaretlerine gitmiştim. Bildiğimiz gibi SEKA işçileri bayramdan önce direnişe başlamışlar ve Bayramı fabrikada aileleriyle beraber geçirmişlerdi. Fabrikanın kapatılma kararının yürütmesi şimdilik durduruldu. Ama hükümet yine sürece yayarak, işçilerin direncini kırarak zaman içinde bu şarkıyı bitirecek gibi görünüyor. Fakat ne olursa olsun bu direniş desteklenmeli, sahip çıkılmalı.
SEKA marşı işçilerin afacan çocuklarının dudaklarında yorulmaksızın tekrar ediliyordu. Başlarına taktıkları “SEKA KAPATILAMAZ” bantları, görevli önlükleri pek yakışmıştı minik işçilere. Bu coşkulu tablo, direnişin içerdiği her türlü eksikliğe rağmen, işçi sınıfının büyük bir aile olduğunu kanıtlıyordu. Günlerce masa, sandalye üstünde yatmaları, her gelene hiç yorulmamışçasına ayakta ve moralli olduklarını gösterme azimleri takdir edilmeye değerdi.
Hadi işçiler bu durumda, peki ziyarete gelenler ne durumdaydı? Aslında işçilere farklı bir şeyler söyleyebilecek, farklı sloganlarla örnek olacak yaklaşımları beklemenin pek mümkün olmadığını gördüm. “SEKA devletimizin fabrikasıdır, milli değerimizdir; SATILAMAZ” sloganı gelen tüm ziyaretçilerde hâkim olan görüştü.
Kapitalist sistem neden gözlerden saklanıyor? Burjuvazinin liberal uygulamalarıyla devletçi politikaları arasında işçi sınıfının çıkarları açısından nasıl bir fark var? Bunu biz işçilere kim anlatacak? Evet bunu bizlere siz Marksistlerden başka anlatan yok! İşçi sınıfının Marksistlerden başka dostu yok!
link: İstanbul'dan MT okuru bir büro işçisi, SEKA Direnişinden İzlenimler, 9 Şubat 2005, https://fa.marksist.net/node/364
Gelecek bizi çağırıyor
Emek Platformu Bölge toplantıları yapıyor