Her yıl 21 Martta Ortadoğu ve Kafkasya halklarının baharı “yeni bir günün” müjdeleyicisi olarak selamladıkları Newroz, Kürt halkı için bundan çok daha fazlasını ifade eden bir gün olmaya devam ediyor. Yüz yıllardır esaret altında tutulan bu acılı halk, o gün göğe yükselttiği ateşlerle, hasretini çektiği özgürlük ve eşitlik için kararlılıkla mücadeleye devam edeceği mesajını veriyor dosta düşmana. Bu yüzden Newroz, çocuğundan yaşlısına milyonlarca Kürt tarafından bir başka coşkuyla, bir başka pırıltıyla kutlanıyor. Ama egemenler, barışın, özgürlüğün, eşitliğin sembolüne dönüşen bu günü bile türlü engellerle, tertiplerle, hatta katliamlarla boğmaya çalışıyorlar. Yaşadığımız topraklarda bu yüzden Newroz’un yasaksız ve engelsiz kutlandığı yıllar bir elin parmaklarını aşamayacak kadar azdır. Ama bir yerde zulüm varsa, orada boyun eğmeyenler ve giderek büyüyen bir direniş de vardır. Newroz meydanlarının her yıl daha bir kalabalık olması, Newroz ateşinin halkların kardeşliği ve dayanışmasıyla daha bir gür yanması bundandır.
Bu yıl da Newroz ateşi, sadece Kürt illerinde değil Türkiye’nin batısındaki pek çok kentte de coşkulu kalabalıklar tarafından göğe yükseltildi. “Dem dema serkeftinê ye” (Şimdi kazanma zamanı) sloganıyla kutlanması kararlaştırılan Newroz törenlerine yüz binler katıldı. Bir haftaya yayılan kutlamalar, Batman’dan İzmir’e, Diyarbakır’dan İstanbul’a onlarca kentte gerçekleştirilirken, emekçiler kar, soğuk demeden meydanları doldurdu. 19, 20 ve 21 Martta çok sayıda kentte, HDP milletvekillerinin, il ve ilçe başkanlarının ve sosyalist partilerin temsilcilerinin kürsüde ortaklaşa selamladıkları kitleler, alanlardan haykırdıkları sloganlarla taleplerini dile getirdiler, şarkılarla, halaylarla coştular.
Faşist rejimin Kürt siyasi hareketini boğmak için giriştiği operasyonlar kesintisiz devam ederken, cezaevleri çoğunluğunu Kürtlerin oluşturduğu siyasi mahpuslara karşı zulüm merkezlerine dönmüşken ve Kürt halkına yönelik kirli tertiplere her gün bir yenisi eklenirken, elbette Newroz alanlarına da zincir vurulmaya kalkışıldı. Doğanın en çarpıcı renklerine, yeşile, kırmızıya, sarıya kelepçe vuruldu! Bu renkleri taşıyan giysilerin, dövizlerin, bayrakların alanlara sokulmaması için polis çok sayıda kentte adeta terör estirdi; bu nedenle yüzlerce insan kutlama alanlarına sokulmadı, onlarcası gözaltına alındı. Ama bu yasaklar ve zincirler milyonları durduramadı.
Renklerin sembolleştirdiği direnişin, özgürlüğün, eşitliğin önüne yasak duvarlarıyla bariyerler örüldüğü kentlerden biri de Gebze’ydi. Kocaeli Valisi aslında 16 Marttaki “Devlet Övünç Madalyası ve Beratı Tevcih Töreni”nde sarf ettiği sözlerle gerekli yerlere gerekli emirleri vermiş oluyordu. Ülkede demokrasi ve insan haklarının bulunmadığını söylemeyi bile “ihanet” olarak niteleyen Vali, “aklınızı başınıza alın”, “bakın bunun sonu felâket olur” gibi tehditlerle CHP’nin başını çektiği muhalefete sopa sallamıştı. Ancak esas sopa her zaman olduğu gibi HDP’nin başına vurulmuştu. “Yurt genelinde din, dil, ırk ayrımı yapmadan herkesi eşit şekilde kucaklıyoruz” diyen Vali, hemen ardından, “bu ülkenin PKK’lı, HDP’li bir içişleri bakanına, bir milli eğitim bakanına, bir cumhurbaşkanı yardımcısına tahammülü yoktur” diyerek, bu “müşfik” kucaklamanın çarpıcı bir örneğini sergilemişti! Nitekim üç gün sonra, 19 Martta Gebze’de yapılan Newroz kutlamalarında devlet tüm sıcaklığıyla karşıladı insanları. Kırmızı, sarı, yeşil renkler taşıyan elbiseler giyen insanlar alana sokulmayarak “kucaklandı” devlet tarafından. Ve ister istemez Vali’nin sözleri hatırlandı. Alanın girişinde, “bu yasak bitene kadar buradayım, ben halkımın yanındayım” diyerek elindeki renkli bayraklarla tepkisini gösteren HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, Kocaeli Valisini de “bu ülkenin üçüncü büyük partisine bu sözleri söyleyemezsin” diyerek haddini bilmeye çağırdı.
İstanbul’da yanan Newroz ateşi
20 Martta yapılan kutlamaların en kitleseli her zamanki gibi İstanbul’da gerçekleşti. Yenikapı miting alanındaki kutlamaya yüz binden fazla insan katıldı. HDP İstanbul İl Eş Başkanları Ferhat Encü ve İlknur Birol’un yaptıkları açılış konuşmasının ardından Barış Anneleriyle birlikte Newroz ateşi yakıldı. Sonrasında da HDK öncülüğünde Newroz’u örgütleyen bileşenlerin ortak metni Türkçe ve Kürtçe olarak okundu.
Metinde, egemenlerin halklara, emekçilere düşman politikaları sıralanarak bunlara “reddediyoruz “ ortak duruşuyla karşı çıkıldı. “Sömürü, zulüm, ölüm ve göçlerden başka bir şey getirmeyen” emperyalist savaş ve işgaller; Kürtlere karşı işlenen canice cinayetlerin yargılanmaması, adaletin sağlanmaması; özgürlük, eşitlik, demokrasi, adalet, insanca yaşam mücadelesi veren ve bu mücadelelere önderlik eden işçilerin, üniversite öğrencilerinin ve hocalarının, gazetecilerin, ekolojistlerin/yaşam savunucularının cezaevlerinde tecride, baskıya, işkencelere maruz bırakılması reddedildi. İşçilerin, ağır koşullarda, açlık sınırındaki ücretlerle çalıştırılmalarının, ağır bir yoksulluk ve sömürüye maruz bırakılmalarının; hakları için mücadele edenlerin polis terörüne maruz bırakılmalarının, işten atılmalarının, sendikal haklarının gasp edilmesinin kabul edilemeyeceği dile getirildi. Doğanın yağmalanmasına, gençlerin geleceksiz bırakılmasına, eğitimin ticarileştirilip dinselleştirilmesine, kadınların ve LGBTİ+’nın yaşam haklarına saldırılmasına, şiddetin ve eşitsizliğin yasallaştırılmaya çalışılmasına karşı çıkıldı. Bildiri “savaşa karşı barış, faşizme karşı özgürlük, yoksullaştırmaya karşı iş, aş ve ekmek için omuz omuza mücadele” çağrısıyla sona erdi.
Mitingde bir konuşma yapan HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar da “Barış, özgürlük, eşitlik yolunu açıyoruz. Bu zorlu bir yoldur, engellerle baskılarla doludur. Ama hiçbir güç bizi yürüyüşümüzden alıkoyamadı, koyamayacak” diyerek şöyle devam etti:
“Bu düzenden nemalanan bir avuç sermayedarın emeği sömürmesine, doğayı talan etmesine, bu ülkeyi harap etmesine son vereceğiz. Tek yol üçüncü yoldur. Bu üçüncü yol sadece seçimde işbirliği değil uzun süreli bir stratejik tercihtir. Bu ülkeye demokrasiyi güçlü ve gerçek demokrasiyi, büyük barışı gerçek adaleti, özgürlüğü, eşit yurttaşlığı getirecek yoldur. Kürtlerin haklı ve onurlu mücadelesinde özgürlük içinde yaşamalarına giden yoldur. İnançları inkâr edilen Alevilerin eşit yurttaş olarak yaşayacağı düzenin kurulacağı yoldur. Emeği sömürülen açlığa ve yoksulluğa mahkûm edilen milyonların adil paylaşım düzenini inşa edecekleri yoldur.”
Sosyalist partilerin temsilcilerinin de konuşmalar yaptıkları miting, sokak müzisyenlerinin ve müzik gruplarının ezgileri eşliğinde çekilen halaylarla son buldu.
Diyarbakır: Newroz’un kalbi!
21 Martta çok sayıda il ve ilçede ise gerçekleştirilen Newroz kutlamalarının kalbi kuşkusuz yine Diyarbakır oldu. Newroz alanına gelişleri engellemek için TOMA’lı, biber gazlı saldırılar, barikatlar, gözaltılar, arama noktalarında bekletmeler, yerel kıyafetlere yönelik yasaklar yüz binleri alana akmaktan alıkoyamadı. Sahnenin önüne koyulan bariyerlerin bu da yetmezmiş gibi bir de tel örgülerle yükseltilmesi polisin provokasyon çabalarının açık bir göstergesiydi ve tüm bu girişimler HDP’nin ve halkın kararlı tepkileri sayesinde püskürtüldü.
Diyarbakır Newrozunda HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan’ın, HDP milletvekillerinin, Ahmet Türk’ün ve Başak Demirtaş’ın yanı sıra çok sayıda yerli ve yabancı konuk da yer aldı. Hasta ve infazı yakılan tutukluların serbest bırakılması için eylemde olan Adalet Nöbetçileri de konuklar arasındaydı.
Ahmet Türk, yaptığı kısa konuşmada, Newroz’un Kürtler için direniş günü olduğunu söyledi ve zindanlarda direnmeye devam edenleri de selamladı. Ahmet Türk, Ukrayna’da yaşananlardan ders çıkarılması gerektiğini belirterek, “Dört parçadaki Kürt siyasetçilere sesleniyoruz; artık bir olma zamanıdır, ortaklaşma zamanıdır. Böyle devam ederseniz Kürt halkı sizi affetmeyecektir. Bu iktidar gidecek biliyoruz ama bizler hep var olacağız. Sonuna kadar mücadele edeceğiz” dedi.
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ve Kürdistanî İttifaklar adına yapılan konuşmalarda birlik ve mücadele vurguları güçlendirildi. Kürsüden, zindanlardan gelen mesajlar da okundu. Bu mesajların biri de DTK Eşbaşkanı Leyla Güven’in kutlama mesajı oldu. Leyla Güven mesajında Üçüncü Dünya Savaşının devam ettiğine de dikkat çekerek, “Bütün sistemlerin kendisini değiştirmek zorunda olduğu günlerden geçiyoruz. Hukuksuzluk, adaletsizlik ve eşitsizliğin küresel boyut kazandığı, sınırların anlamsızlaştığı, toplumların artık statüsüz asla yaşamak istemediği bir aşamaya gelmiş bulunmaktayız. Yeni bir yüzyıl şekilleniyor. Emperyalist savaş baronları bu kez de Ukrayna üzerinden kozlarını paylaşıyorlar. Ukrayna halkını en iyi anlayabilecek olan Kürt halkı ve Filistin halkıdır” dedi.
Güven mesajını “Emektar halkımıza sözümüzdür: Destansı mücadelemizi referans alarak bulunduğumuz her alanda direneceğiz. Küresel radikal demokrasi ile sosyalist bir dünya, demokratik bir Ortadoğu ve özgür bir toplum olmayı başaracağız” vurgusuyla sona erdirdi.
HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan ise konuşmasına kitleyi ve zindanlarda direnenleri selamlayarak başladı. “Deniz Poyraz ve Kemal Kurkut şahsında yaşamını yitiren bütün arkadaşlarımızı bir kez daha rahmetle, minnetle anıyorum. Onların bize bıraktığı mirasa sahip çıkacağımıza söz veriyorum” diyen Buldan devamında özetle şunları dile getirdi:
“Çözümden korkan bir iktidarın bu ülkeyi ne hale getirdiğini hepimiz gördük, hepimiz tanıklık ediyoruz. Bu iktidar aklı, halkların kardeşliğine, kimliğimize, dilimize tecrit uyguladı. Geldiğimiz noktada bize zulüm ettiler, zor kullandılar, başaramadıklarını da biliyorlar. Bir kez daha diyoruz ki, bu halk bu meydanda olduğu sürece siz asla başaramayacaksınız, kazanamayacaksınız. Bugün bu meydan onun teyididir.”
“Sevgili halkımız, bizler, Kürt halkı olarak, Türkiye halkları olarak, HDP olarak, barışın bir kez daha ne kadar önemli olduğunu, sadece Türkiye’de değil, tüm dünyanın bir gerçeği olduğunu bir kez daha ilan ediyoruz. Ukrayna savaşı bizlere bir kez daha göstermiştir. Bunun için HDP olarak diyoruz ki büyük barışlara ihtiyaç var. Büyük barışlar sadece Türkiye’de değil, dünyanın her yerinde hayata geçmek zorundadır.”
“Barıştan başka bir çıkar yol olmadığını iyi biliyoruz. Türkiye’de siyaset yapan herkesin temel gündeminin barış olması gerektiğini söylüyoruz. Siyaset ve parlamento bunun için vardır. Herkes elini taşın altına koymalı.”
“HDP anahtar bir partidir. Ülkede kilitlenmiş bütün sorunların çözümü için sorumluluk almayı bilen bir partiyiz. Bunu da hayata geçireceğimizi özellikle ifade ediyoruz. İnkârla, baskıyla, zorla, cezaeviyle bu sorunlar çözülmez. Eğer bir halkın iradesini cezaevlerine koyarsanız, kayyımla gasp ederseniz, dil uzatırsanız, işte o zaman Kürt sorunu çözülmez. Sorunun çözümü birbirimizi anlayarak, güç vererek, bu yol ülkeyi barışa götürür. Çünkü inkâr ve baskıyla, yok saymayla, işte gördünüz bu meydanları boş bırakmayı asla beceremezsiniz.”
“Üç gündür Türkiye’nin her yerinde milyonlarca insan size bir kez daha gösterdi: Size boyun eğmeyeceğiz, size biat etmeyeceğiz, sizin önünüzde diz çökmeyeceğiz. Elbette bu sorunları, toplumla çözeceğiz. Omuz omuza, yürek yüreğe, her türlü baskıya rağmen, asla taviz vermeden, korkmadan, cesaretle bütün bu sorunları çözmek için birliğimizi ve beraberliğimizi, mutlaka direnerek sonuna kadar götüreceğiz.”
Yapılan konuşmaların ardından sanatçıların seslendirdiği ezgilerle ve çekilen halaylarla Newroz kutlaması sona erdi.
link: Marksist Tutum, Newroz’da Yüz Binlerden Barış, Eşitlik, Özgürlük Çağrısı!, 21 Mart 2022, https://fa.marksist.net/node/7601
Ukrayna’dan Kaçan Milyonlar ve Burjuva Medyanın İkiyüzlülüğü
Amazonlar Yok Olma Tehlikesiyle Karşı Karşıya!