

Bizler tekstil, metal, eğitim sektöründe çalışan kadın işçileriz. Sınıf mücadelesiyle tanıştıktan sonra diyebiliriz ki hayata ve tarihe bakışımız kökten değişti. Öncesinde sınıf siyasetiyle ilgilenmeyen, mücadelenin nasıl yürütülmesi gerektiği hakkında fikri olmayan, deyim yerindeyse kendi kabuğunda yaşayan işçilerdik. Bugün ise artık sınıf bilincine sahip, mücadeleci işçileriz. Marksist Tutum’dan okuduğumuz makaleleri tartışıyor, işçi sınıfının devrimci mücadelesinin nasıl olması gerektiğini, sınıfımızın mücadele tarihini öğreniyoruz.
İlk öğrendiğimiz konulardan biri de 8 Mart Uluslararası Emekçi Kadınlar Gününün anlamıydı. Doğrusunu isterseniz bu konuda o kadar bilgisizdik ki 8 Mart’ı kadınlara çiçek alınan sıradan bir gün zannediyorduk. Ne 8 Mart’ın doğuşuna kaynaklık eden tekstil işçilerinin mücadelesini, ne de bu günü işçi sınıfına armağan eden Clara Zetkin’lerin mücadelesini biliyorduk. Mesela 1917 Ekim Devrimine giden sürecin ilk kıvılcımının 8 Mart Uluslararası Emekçi Kadınlar Gününde çakılması ne kadar anlamlı değil mi? O gün sokaklara çıkan emekçi kadınların grev çağrısı üzerine kadın-erkek tam 90 bin işçi iş bırakarak protesto gösterilerine katılmıştı. Bunları öğrendiğimizde, sınıfımızın ne kadar muazzam bir mücadele tarihi olduğunu gördüğümüzde, geçmişten bugüne gelen bu mücadele zincirini geleceğe aktaran neferlerden biri olmanın gururuyla dolduk.
Ne var ki girdiğimiz sendikal eğitimlerde kadın işçilerin mücadelesinin erkek sınıf kardeşleriyle bir bütün olduğunun, 8 Mart’ın mücadele tarihinin de tam da bu bütünlüğün bir örneğini verdiğinin anlatılmadığını üzülerek görüyoruz. Ne yazık ki kadın işçilere yönelik yapılan eğitimler feminist bir bakış açısıyla veriliyor ve sınıf bilincinden zaten yoksun olan kadın arkadaşlarımız bu eğitimlerden erkek işçi arkadaşlarına neredeyse düşmanlık besleyerek ayrılıyorlar. Emekçi kadınlar olarak çifte ezilmişliğimizin, her alanda uğradığımız şiddetin kaynağının kapitalist sömürü düzeni ve onun erkek egemen zihniyeti olduğunu öğrenemiyorlar. Biz, bulunduğumuz yerlerde kadın arkadaşlarımıza elimizden geldiğince doğruları anlatmaya çalışıyoruz.
Evet, emekçi kadınlar olarak çok fazla sorunumuz var, değiştirmemiz gereken çok şey var. Ama sorunlarımızın kaynağını ve asıl düşmanımızı görmezsek doğru bir mücadele yürütemeyiz. Sorunlarımızın kaynağı kapitalist sömürü düzenidir ve bu düzen yıkılmadıkça ne kadının, ne çocuğun, ne doğanın kurtuluşu olabilir. Kapitalizme karşı mücadele ise kadınıyla erkeğiyle işçi sınıfının mücadelesi olmak zorundadır. Bu bilinçle tüm emekçi kadınların 8 Mart’ını kutluyor, kadın-erkek tüm işçi kardeşlerimizi 8 Mart’ın mücadele ruhuyla birlik olmaya çağırıyoruz.

link: İstanbul/Sancaktepe’den MT okuru kadın işçiler, 8 Mart’ın Mücadele Ruhuyla Birliğimizi Büyütelim!, 8 Mart 2025, https://fa.marksist.net/node/8462
Trump Ürünü Gazze Planı: İnsanlık Sınanıyor!
“Aile Yılı”nda 8 Mart’ı Karşılamak