Published on Marksist Tutum (https://fa.marksist.net)

Home > KESK Grevinde 4+4’lük “Polis Terörü”

KESK Grevinde 4+4’lük “Polis Terörü”

Hacettepe Üniversitesi’nden bir işçi, 30 Mart 2012

DSC_0240.JPG

Kamu emekçileri, geçtiğimiz hafta, hükümetin meclisten geçirmeye çalıştığı 4+4+4 yasa teklifinin ve 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikalarında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının geri çekilmesi için iki günlük grev yapacaklarını duyurmuşlardı. KESK tarafından alınan karara göre kamu emekçileri, özellikle de Eğitim-Sen’e üye eğitim emekçileri, iki gün iş durdurarak grev yapacak ve aynı zamanda diğer illerden toplanarak Ankara’da ortak bir eylem örgütleyeceklerdi. Bu eylem takvimine göre 28 Martta Ankara’da bir araya gelinecek ve basın açıklamalarıyla birlikte gece de dâhil eylem devam edecek, ertesi gün ise 4+4+4 olarak bilinen eğitim yasası tartışmalarının yapılacağı saat 14’te meclis önüne gidilecek ve burada da bir açıklama yapılacaktı.

DSC_0238.JPG

Ancak Ankara Valiliği hükümetten aldığı talimatla bu eylemi yasadışı ilan etti ve izin vermeyeceğini söyledi. Bunun üzerine İstanbul, İzmir, Diyarbakır ve Adana başta olmak üzere pek çok ilden eylem için Ankara’ya gelecek olan emekçilerin önü polis terörüyle kesildi, onlarca kişi gözaltına alındı. Pek çok yerde polis baskısıyla karşılaşan ve saldırıya uğrayan KESK’li emekçiler Ankara’ya ulaşamadı. Ankara’ya gelebilenler arasında ise Adıyaman, Hatay, Mersin illeri vardı. Ve ayrıca yine İstanbul’dan da az da olsa bir katılım sağlandı. Eylemin ilk günü iki koldan Ankara’ya girmeye çalışan emekçilerin önü bir kez de şehir girişlerinde polisler tarafından kesildi ve uzun bekleyişlerin, uğraşların ardından ancak şehir merkezine gelinebildi. Gelenlerin bir kısmı Tren Garı önünde bekletildi, bir kısmı ise Tandoğan’da yine polislerce bekletildiler. Bu sırada Tandoğan’da bekleyen kitlenin üzerine kolluk kuvvetleri biber gazı ve tazyikli suyla saldırdı. Bu haberin gelmesi üzerine Kızılay Meydanı’nda toplanan kitlede bir hareketlenme oldu, Tandoğan’da yaşanan polis terörü sloganlarla, alkışlarla protesto edildi.
Kızılay Meydanı’nda ise Ziya Gökalp Caddesi ve GMK Bulvarı’nda toplanan kitlenin bir araya gelmesi polis barikatıyla engellendi. Her iki buluşma noktasında da kitle “Baskılar Bizi Yıldıramaz”, “Emekçiye Değil Çetelere Barikat”, “Gerici, Irkçı Eğitime Hayır”, “Çocuk İşçiler İstemiyoruz-Çocuk Gelinler İstemiyoruz” sloganlarıyla hem hükümetin gerici, ırkçı eğitim sistemini hem de uyguladığı polis terörünü protesto etti. 28 Mart Çarşamba günü GMK Bulvarı’nda sabahlayan emekçiler ertesi gün yine yaklaşık 2000 kişilik bir kitleyle polis barikatının önünde yerini aldı. Diğer toplanma yerlerinde olan kitlenin de katılımıyla tek bir eylem alanı yaratıldı. Gün boyu polis ve sendika yöneticileri arasında pazarlıklar sürdükçe kitlenin bekleyiş gerginliği de giderek arttı. Polis sık sık kitlenin taş toplayarak polise saldırmaya hazırlandığını söyleyerek ortamı provoke etmeye çalıştı. Sendika yöneticileri ve milletvekilleri ise bunun doğru olmadığını, bir provokasyon olduğunu ve buna izin vermeyeceklerini dile getirdiler. BDP’li ve CHP’li milletvekilleri de sendikalara destek olabilmek için polisi ikna etmeye çalıştı, ancak yapılan tüm girişimler polisçe reddedildi. İlk etapta saat 11’e kadar göstericilere müsaade edeceğini duyuran polis, daha sonra yapılan görüşmelerle saat 14’e kadar süreyi uzattı ve eylemin daha fazla uzamasına izin verilmeyeceğini söyledi. Bunun üzerine hem Eğitim-Sen Genel Başkanı Ünsal Kılıç hem de KESK Genel Başkanı Lami Özgen açıklamalarda bulundu. Özgen, “4688 sayılı sendikalar yasası 2 milyon 800 bin kamu emekçisini, 1 milyondan fazla kamu emeklisini ve onların aileleri de dâhil yaklaşık 15 milyon kişiyi ilgilendiren bir yasadır. Adı geçen yasa çerçevesinde toplumsal yaşam ve çalışma ortamının en temel hususları henüz görüşülmedi bile” dedi. Konuşmasına devam eden Özgen, “demokratik taleplerimizi barışçıl bir şekilde mecliste dile getirmek istiyoruz. Saat 14’te tekrar başlayacak meclis oturumuna denk getirecek şekilde meclis önünde olacağız ve sonrasında yine barışçıl bir şekilde eylemimizi sonlandıracağız. Hukuki olmayan uygulamaların sorumlusu buradaki kolluk kuvvetleri, İçişleri Bakanlığı ve hükümettir. Önümüzdeki engellerin kaldırılmasını istiyoruz” açıklamasında bulundu.

DSC_0283.JPG

Bu açıklamaların ardından eylemciler sloganlarıyla hükümeti protesto etmeye devam etti. Saat 14’e doğru kitle yürüyüşe geçti. Bu sırada BDP milletvekilleri Sebahat Tuncel ve Ertuğrul Kürkçü de destek olmak için eylemcilere katılarak yürüyüş kolunun en önünde yerlerini aldılar. Ancak polis kordonunun bir adım mesafesine kadar ilerleyen kitleye polis tazyikli su ve biber gazıyla saldırdı. “Faşizme Karşı Omuz Omuza” sloganlarıyla polise karşılık veren kitle, saldırının şiddetlenmesiyle alanı boşaltmaya başladı ve ara sokaklara daldı. Fakat polis bu sefer de ara sokaklarda kitleye saldırmaya devam etti, bu sırada yaralanan ve ambulanslarla hastaneye kaldırılan göstericiler de oldu. İzmir Caddesi’nden Necatibey’e geçen kitle buradan da Sakarya Caddesi’ne gelerek polis kordonu altında bir araya geldi. KESK Genel Başkanı Lami Özgen burada bir açıklama yaparak polis terörünü kınadı ve AKP’nin bundan sonra çıkaracağı hiçbir yasayı tanımayacaklarını, bundan sonra da şimdiye kadar olduğu gibi alanlarda olup hak taleplerine devam edeceklerini belirtti. Gün boyu devam eden saldırı ve çatışmalar akşam saatlerinde sona erdi. Açıklama “Faşizme Karşı Omuz Omuza”, “Baskılar Bizi Yıldıramaz” sloganlarıyla son buldu. İki gün süren grev ve eylem vesilesiyle bir kez daha polis terörünün işçi-emekçi kitleler üzerinde estirilişine şahit olduk.

30 Mart 2012
KESK
Share

Source URL:https://fa.marksist.net/node/2986