
2012 yılının başından bu yana sendikaların işkolu yetkileri açıklanmıyor. Toplu iş sözleşmesi görüşmeleri başlatılamayan yüzlerce işyerindeki yüz binlerce işçi, sendikalarının işkolunda yetkili olup olmadığının açıklanmasını ve toplu iş sözleşmesi imzalamayı bekliyor. Sendikalı ve toplu iş sözleşmesine tâbi olarak çalışan işçiler, aşılamayan yetki krizi nedeniyle Şubat ayından beri ücret zammı almadan çalışmaya devam ediyorlar. Bürokratik işleyiş nedeniyle kan kaybeden sendikaların yönetimleri, sorunun çözümünü hükümete havale etmiş durumdalar. 12 Eylül faşist darbesinin bir ürünü olarak halen yürürlükte bulunan 2821 sayılı Sendikalar Kanunu’na göre bir sendikanın bulunduğu işkolunda yetki alabilmesi için o işkolundaki işçilerin en az %10’unu örgütlemiş olması gerekiyor. Sendikaların, işkollarında toplu iş sözleşmesi imzalamaya yetkili olup olmadıkları, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın her yıl Ocak ve Temmuz aylarında kendi verilerine göre açıklaması gereken istatistiklere dayanarak belirleniyor. Bu istatistiklere göre yüzde 10 işkolu barajını aşan sendikalar işyerinde yüzde 50’den fazla üyeye sahiplerse toplu iş sözleşmesi imzalayabiliyorlar. Ancak AKP hükümeti 2009 yılında, yetkiye esas oluşturacak işkolu istatistiklerinin doğrudan SGK verilerine göre belirlenmesini öngören bir düzenleme yaptı. Bu durum, o zamana dek gerçek işçi sayılarını yansıtmayan Bakanlık istatistiklerine göre yetki alabilen sendikaların, gerçek kayıtları esas alan SGK verilerine göre yetki alamaması anlamına geleceğinden sendikaların büyük tepkisini çekti ve hükümetle pazarlıklar başladı. Sonuçta hükümet, 2009 yılından bu yana Bakanlık istatistiklerini açıklamayıp bunun yerine geçici hükümler yoluyla yetkili sendikaları 2009 yılı rakamlarına göre belirlemeye devam etmek şeklinde bir yol izledi. Amaç, nicedir gündemde olan yeni sendikalar kanunu çıkıncaya kadar sorunu ertelemekti. Ne var ki, Sendikalar Kanunu ile Toplu Sözleşme, Grev ve Lokavt Kanunlarını, Toplu İş İlişkileri Kanunu adı altında tek bir kanun olarak yeniden düzenlemeyi hedefleyen hükümet, tasarının sorun çıkmadan Meclis’ten geçeceği düşüncesiyle, işkolu yetkilerinin açıklanmasını erteleyecek bir düzenleme yapmadı. Bunun yerine kısa zamanda yasalaşacağı düşünülen Toplu İş İlişkileri Kanunu tasarısına, 2009 rakamlarına göre işkollarında yetkili olan sendikaların kanunun geçerli olduğu tarihten itibaren 5 yıl süre boyunca yetkili sayılacaklarına ilişkin geçici bir madde eklendi. Tasarının ilk halinde işkolu barajı binde 5’e çekildi. Ancak bu duruma hem işveren örgütleri hem de bazı konfederasyonlar karşı çıktı. Patron örgütlerinin kopardığı vaveyla AKP hükümetini bir kez daha harekete geçirdi. Hükümet, kanun tasarısında işkollarının bir kısmını birleştirip işkolu sayısını 28’den 18’e indirdi. Böylelikle her bir işkolundaki işçi sayısı fiilen artmış oldu. Bakanlığın düşük verileri yerine tasarıda SGK’nın kayıtlı işçi sayısı verileri esas kılındı. Ancak bu düzenlemelerden sonra işkolu yetki barajı %3’e indirildi. Tasarı bu son haliyle Genel Kurul’da görüşülmedi ve Meclis tatile girdi. Bu nedenle sendikaların toplu sözleşme yetki başvuruları Şubattan beridir cevapsız bırakıldı, pek çok sektörde ve işyerinde toplu iş sözleşmesi görüşmeleri sorunu kördüğüm oldu. Sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda, Toplu İş İlişkileri Kanunu’nu yürürlüğe koymayı, Ulusal İstihdam Stratejisi kapsamındaki saldırıları hayata geçirmeyi ve özellikle kıdem tazminatını fona devretmeyi programına alan hükümet, bu iki husus konusunda sendikaları yola getirmek için yetki sorununu bir silah olarak kullanıyor. Şubat ayından itibaren 1000’e yakın işyerinde yaklaşık 500 bin işçi toplu iş sözleşmesi imzalayamıyor, ücret zammı alamıyor, işyeri sendika temsilcilerini seçemiyor. Bu sayının yeni işyerleri eklendikçe daha da artacağı ve sorunun daha da çetrefilli hale geleceği ortadadır. Sendikaların, saldırı programına yönelik itirazlarını susturmak için sorunu iyice içinden çıkılmaz hale getiren hükümet, en son Temmuz ayında sendikalarla bir protokol imzalamayı ve son sefere mahsus olmak üzere yine Bakanlığın 2009 verilerinin dikkate alınmasını önerdi. Türk-İş ve DİSK bu öneriye sıcak baktıklarını açıklarken Hak-İş, bunun yasal ve uygun bir çözüm olmayacağını ve bir an önce Toplu İş İlişkileri Kanunu tasarısının Meclis’ten geçirilmesi gerektiğini savunarak öneriyi reddetti. Açıktır ki bu süreç, Türkiye’de sendikaların geldiği vahim durumu tümüyle gözler önüne sermektedir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in açıklamasına göre, kanun tasarısında öngörüldüğü üzere işkolu yetkileri için SGK verileri esas alındığında 41 bağımsız sendika da dâhil, var olan 100’den fazla sendikadan Türk-İş’e bağlı 11, Hak-İş’e bağlı 1 sendika olmak üzere yalnızca 12 sendika yetki alabilecek. DİSK’e bağlı sendikaların ise tümü barajın altında kalacak. Sendikaların yetkilerini kaybetmesiyle mevcut durumda toplu sözleşmeden yararlanan sendikalı işçilerin sayısı daha da azalacak. 2009’da SGK’da kayıtlı işçi sayısı 8 milyon 802 bin iken, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının verilerine göre bu sayı 5 milyon 434’tü ve bunların 3 milyon 230 bini sendikalıydı. 2011 yılı verilerine göre ise SGK’da kayıtlı işçi sayısı 11 milyon 112 bin 453, sendikalı işçi sayısı ise 787 bin 324. Yani işçi sayısı arttığı halde sendikalı işçi sayısı azalmaktadır. Bu durumda, mevcut kanuna göre %10 olan işkolu barajının %3’e çekilmesi halinde bile sendikalar yetki alamayacaklardır. Tasarıda, 2009 verilerine göre yetki alan sendikaların kanun çıktıktan sonra 5 yıl boyunca yetkili sayılmaya devam edecekleri söyleniyor. 2009 yılından sonra kurulmuş sendikalar için ise ortaya konulmuş bir çözüm yok. Bu sendikalar %3 barajı üzerinden değerlendirilecekler ve işkolu yetkisi olmayan sendikalar listesine eklenecekler. SGK verileri ve mevcut sendikaların üye sayıları esas alındığında işçilerin toplu iş sözleşmesi yapmaya yetkili bir sendika bile bulamayacakları işkolları ise şöyle: Konaklama, eğlence; gazetecilik; genel işler, inşaat; ticaret, büro, eğitim; kara taşımacılığı; ardiye antrepoculuk; sağlık; ağaç; kâğıt; basın yayın; çimento; gemi; petrol; gıda; dokuma ve deri. Bu işkollarında bulunan 5 milyondan fazla işçi, yani tüm kayıtlı işçilerin %46’sı, daha derin bir örgütsüzlüğün kucağına itilmiş olacak. Yetki alabilecek 12 sendika ise şöyle: Türk-İş’e bağlı Türk Harb-İş, Tes-İş, Demiryol-İş, Türk Deniz-İş, Hava-İş, Haber-İş, Basisen, Türk-Metal, Tarım-İş, Birlik Orman-İş, Türk Maden-İş, Şeker-İş ve Hak-İş’e bağlı Öz Orman-İş. SGK ve Çalışma Bakanlığı Verilerine Göre %3 Barajının Etkisi
SGK’lı işçi sayısı (Temmuz 2011) | %3 barajı için gerekli işçi sayısı | TİS’ten yararlanan ve aidat ödeyen işçi sayısı (Temmuz 2009) | |
Ticaret | 3.007.729 | 90.232 | 32.849 |
İnşaat | 1.662.710 | 49.881 | 54.960 |
Metal | 1.279.902 | 38.397 | 144.086 |
Tekstil | 821.053 | 24.632 | 81.733 |
Taşımacılık | 773.409 | 23.202 | 24.526 |
Konaklama ve eğlence yerleri | 709.793 | 21.294 | 11.184 |
Genel | 584.432 | 17.533 | 125.949 |
Gıda | 516.179 | 15.485 | 104.168 |
Petrokimya | 286.217 | 8587 | 26.317 |
Güvenlik | 211.580 | 6347 | |
Sağlık | 280.862 | 8426 | 8035 |
Ağaç ve kâğıt | 214.897 | 6447 | 10.321 |
Çimento | 201.898 | 6057 | 22.229 |
Banka | 189.443 | 5683 | 56.872 |
Maden | 145.322 | 4360 | 29.961 |
Elektrik | 117.455 | 3524 | 37.066 |
Basın | 83.700 | 2511 | 1746 |
İletişim | 25.872 | 776 | 15.322 |
Toplam | 11.112.453 | 787.324 |