
Bağımsız bir kuruluş olan ENAG Haziran ayı TÜFE artış oranını %4,7, yıllık artış oranını %113 olarak açıklarken, TÜİK’in kamu çalışanlarının ve emeklilerin maaş artışlarına baz teşkil edecek bu oranları sırasıyla %1,64 ve %71,6 olarak açıklaması, enflasyona dair nicedir süren tartışmaları ve TÜİK’in enflasyon hesaplama yöntemlerine ilişkin eleştirileri yeniden alevlendirdi. Sendikalardan çeşitli sermaye kuruluşlarına, iktisatçılardan gazetecilere kadar pek çok kesimin TÜİK’e yönelttiği bu eleştiriler esasen kamuoyunu yanılttığı ve bilgi gizlediği içindir. Çünkü TÜİK 2022’den bu yana enflasyon hesaplamalarını hangi verilere göre ve hangi yöntemle yaptığını açıklamıyor. Tam da bu sebeple DİSK, bir süre önce TÜİK’e, enflasyon hesaplamasında kullandığı madde-fiyat listesini açıklaması için başvuru yapmış ama TÜİK verileri gizlemeye devam etmiş ve konu mahkemeye taşınmıştı. DİSK davayı kazanmasına rağmen TÜİK mahkeme kararını uygulamadı. DİSK, 4 Haziranda yaptığı açıklamada, yargı kararlarına uymadığı için TÜİK yöneticileri hakkında suç duyurusunda bulunduğunu belirtmişti. Mahkeme kararı sonrası DİSK’e verdiği yanıt TÜİK’in pervasızlığını ortaya koymaktadır: “2022 yılı Mayıs ayından itibaren Kurumumuz tarafından hesaplanmayan ve yayımlanmayan ortalama madde fiyatlarının, halen Kurumda mevcut olmaması nedeniyle gönderilmesi mümkün olmamıştır.” Bu, alenen insan aklıyla dalga geçmektir. Zaten TÜİK de daha sonra bu beyanını değiştirerek, ortalama madde fiyatlarının ellerinde bulunduğunu ancak hesaplanmasının ağır bir iş yükü oluşturduğunu (sonradan, bu ağır iş yükünün 1 günlük ek çalışma olduğu söylenmiştir), zaten dünyada başka kimsenin de açıklamadığını ifade etmiştir. TÜİK’in, gerçekçi olmayan fiyatları baz alarak ve üstelik keyfi yöntemlerle seçtiği birtakım ürünleri de sepete katarak yaptığı hesaplamalar sonucu, enflasyon oranlarının gerçek değerlerinin çok altında çıktığı bilinen bir durumdur. TÜİK, tam da yaptığı bu katakulli ortaya çıkmasın diye, “TÜFE kapsamındaki maddelerin fiyatını kamuoyu yanlış yorumluyor ve bu da yanlış anlamalara yol açıyor” bahanesiyle 2022 Nisanından bu yana baz aldığı madde-fiyat listesini yayınlamayı bırakmıştır. Üstelik daha sonra bu karar tüm ürünlere uygulanmıştır. TÜİK’in web sitesinde yayınladığı veriler sadece TÜFE ana harcama gruplarına göre aylık ve yıllık değişim oranlarına dairdir. Bu yüzden TÜİK’in enflasyon hesaplamalarını hangi fiyatlara göre yaptığı bilinmemektedir. Madde-fiyat listesinin gizlenmesinin nedeni gerçek enflasyonun ortaya çıkmasının istenmemesidir. Ekonomim gazetesi yazarı Alaattin Aktaş’ın, TÜİK’in bu pervasız ve yalan söylemekte ısrar eden tavırları karşısında, 8 Temmuz tarihli yazısında ortaya koyduğu gerçek tablo da bunu doğrulamaktadır. Aktaş, TÜİK’in en son 2022’de yayınladığı verilerle bu sene yayınladığı değişim oranlarını karşılaştırarak, yani seçili ürünlerde (yaklaşık 110 ürün) son 26 aydaki değişimden ve açıklanan resmî enflasyon oranlarından yola çıkarak bir hesaplama yapmıştır.[1] Aktaş’a göre TÜİK, TÜFE kapsamındaki maddelerin tek tek fiyatlarını paylaşmadan maddeleri gruplandırarak fiyatlandırmakta, bu da yanıltıcı sonuçlar doğurmaktadır. TÜİK’in son 26 aylık fiyat değişimi verilerini inceleyen Aktaş; ekmek, et, süt, yoğurt, yumurta, kira, uzman doktor muayenesi ve yurt ücreti gibi kalemlerdeki güncel fiyatların olması gerekenden çok düşük alındığını ortaya çıkarmıştır. Bu hesaba göre enflasyonun gerçekten de TÜİK’in açıkladığı oranda olabilmesi için örneğin doktor muayenesinin 34 lira, ev kirasının 5845 lira, aylık yurt ücretinin 457 lira, yumurta adedinin de 2,5 lira olması gerekiyor. Bu rakamların gerçeklikten ne denli uzak olduğu izahtan varestedir. Kuruma yönelik eleştirilerin artması üzerine 9 Temmuzda bir basın toplantısı düzenleyen TÜİK başkanı Çetinkaya’nın açıklamaları ise evlere şenliktir. Aktaş’ın ulaştığı sonuçları yalanlamayan Çetinkaya’ya göre örneğin yumurtanın güncel fiyatı gerçekten de 2,5 liradır! Çünkü farklı illerde yumurta fiyatları değişmektedir ve halk genelde yumurtanın en ucuzunu tükettiği için ortalamalara yansıyan bu rakam doğrudur! Ayrıca TÜİK madde-fiyat listesini gizlememekte, sadece artık bu veriler gösterge niteliği taşımadığı için yayınlamamaktadır! Zaten başka ülkelerde de bu tür listeler yayınlanmadığından (!) hiçbir sorun yoktur. Kendince TÜİK ile ENAG arasındaki farka da açıklık getiren Çetinkaya, ev kiralarını örnek vererek, ENAG’ın fiyatları piyasadan aldığını, kendilerinin ise “seçilmiş” 5 bin konutun aylık kira değerini baz aldıklarını, resmi verilerle “algılanan enflasyon” arasında fark çıkmasının normal olduğunu, Türkiye’de bu farkın 2 kat düzeyinde seyrettiğini söylemiştir. Aktaş’ın bulduğu sonuçlara ilişkin de konuşan Çetinkaya, “herkes özel hastaneye gitmiyor, o yüzden muayene ücreti böyle düşük çıkıyor” yahut “çoğu insan uzun zamandır aynı evde oturuyor ve düşük kira veriyor”, “ürünlerin fiyatları illere göre değişiyor” gibi ucuz yalanları ayaküstü üretmekten kaçınmamıştır. Çetinkaya’ya göre zaten enflasyon da düşmeye başlamıştır. İnsan TÜİK uzmanlarının “30-2/2” gibi basit bir işlemin sonucunu dahi yanlış hesapladığını görünce ve kurumun başında bulunan kişinin ağzından “enflasyonun %75 olmasıyla %45 olması arasında bir fark bulunmuyor” şeklinde laflar duyunca bu tabloya şaşırmak da mümkün olmamaktadır.