Bilmem bilir misiniz, Türkçede bir tabir vardır “roket düşmesi” diye... Birileri tarafından atılmış olan roketlerin düşmesini anlatmak için kullanılır. Bildiğiniz üzere havaya atılan tüm cisimler gibi, roket de havaya atılırsa yere doğru düşecektir. Aksi henüz görülmemiştir, yani havaya atılıp da yere düşmeyen bir roket var mı, bilmiyorum.
Bizim memlekette ise en çok Kilis’e düşer roketler. Hani şu eskiden Gaziantep’in ilçesi olan, Suriye sınırına çok yakın bulunan, Halep’le komşu olan Kilis. Bu sebeple özellikle Kilis’te çok yaygındır “roket düşmesi” deyimi. Günlük hayatta sıkça kullanılır. Meselâ Kilis valisi halka hitaben yaptığı rutin konuşmalarında, “roket düşebilir ve maazallah ölebilirsiniz, o yüzden abdestsiz dışarıya çıkmayın” der. Herkesin bildiği bir tabirdir yani Kilis’te “roket düşmesi”. O kadar yaygındır ki “eşek tepmesi”, “çiyan sokması”, “köpek ısırması” gibi bir şey olmuştur artık. Örnek vermek gerekirse, son 5-6 ay içinde toplamda 45 roket mermisi düşmüştür Kilis’e ve 20 kişi hayatını kaybetmiştir.
Kilis’e bu kadar çok roket düşmesinin sebebi ise orada yerçekiminin daha fazla olmasıdır. Bilim insanlarının açıklamalarına göre Kilis, hava sıcaklığının görece daha yüksek olduğu bir ilimiz olduğundan ve yerçekimi de sıcaklık ve nem fazlalığıyla doğru orantılı olarak artış gösterdiğinden (ayrıntılı açıklamalar için şu linkteki videoya göz atılabilir: https://www.youtube.com/watch?v=eWqa7sT8tcY), Kilis’te yerçekimi kuvveti biraz fazladır. Bu bilimsel gerçeklikten yola çıkarak Kilis valisi de “roket düşmesi” olayına açıklık getirmiş ve “tabii ki düşecek, havada mı kalacak, yerçekimi var” demiştir.
Gördüğünüz gibi Kilis’in yöneticileri, “roket düşmesi” gibi sıradan olaylara dahi en ciddi bilimsel yaklaşımla bakmayı alışkanlık haline getirmiş basiretli kimselerdir. Bu özellik, yani konuya bilimin gözlüğünden bakmak, Kilis’i yönetenlerin halka kazandırmaya çalıştığı en önemli vasıflardan biridir aynı zamanda. Bir başka örnek daha istenirse, AFAD’ın konuyla ilgili olarak yayınladığı “Halkın Roket Mermisi Düşmelerine Karşı Alacağı Tedbirler” broşürü verilebilir. Bu broşür, bilimsel yaklaşımın, en çetrefilli konularda bile insanoğluna nasıl “basit” çözümler sunabildiğinin kanıtıdır adeta.
Broşür, “sakin olun” önermesiyle başlamaktadır ki, bilimsel bilgiye az çok vakıf olan ve bilimsel yöntemi düstur edinmiş olanlar bunun önemini daha iyi bileceklerdir. AFAD demek istemektedir ki, maalesef ekseriyeti cahil olan Kilis halkına, “roket düşmesi durumuyla karşılaştığınızda evvela sakin olun!” Öyle ya, paniğe lüzum yok! Roket mermisi bu, havaya da atılmış, illa ki düşecek, sen panik yapsan ne olur! Broşürün ikinci önermesi ise “roket mermisinin önceden düşeceğini fark ettiğinizde çukur bir yere saklanın” şeklindedir. Tabii bilimsel öngörüye sahip olmayanların, roket mermisinin düşeceğini önceden fark etmeleri de pek beklenmez ama, AFAD ne yapsın? Tüm cehaleti bir anda söküp alamaz ya...
AFAD devamla Kilis halkına, böyle bir “roket düşmesi” durumunda elleriyle kafalarını korumalarının ve ağızlarını mendille kapatmalarının faydalı olacağını, hemen oradan uzaklaşmak ve kalabalıklardan uzak durmak gerektiğini tavsiye etmektedir. En önemlisi de şudur tavsiyelerin: Bağırmayın! Aslında üç maddede özetlemek mümkündür “roket düşmesi”ne karşı yapılması gerekenleri; sakin ol, bağırma, abdestsiz çıkma!
Ne var ki, cehaletin pençesinde kıvranan Kilis halkı, yöneticilerinin tüm bu çabalarına rağmen, bilinçsiz olmanın verdiği panik ve paranoya haliyle, gidip Hürriyet gazetesine ilan vermişlerdir. İlanda da “evlerimize roketler düşüyor, öldürülüyoruz, can güvenliği istiyoruz, sesimizi duyun, acele edin” diye feveran etmişlerdir. Yani tavsiyelere pek de uymamaktadırlar. Oysa sakin olup bağırmasalar her şey daha güzel olacaktır.
İşin kötü tarafı, halkın bu cahilce hareketlerini körüklercesine, birileri de çıkıp “roket düşmesi de neymiş, sınırın öte tarafından IŞİD roket atıyor, devlet neden sessiz kalıyor” diye bir tartışma başlatmışlardır. Kilis’in yöneticileri ve gerçek bilim insanları, sanki başka işleri yokmuşçasına, şimdi de bu safsataları çürütmek için vakit ayırmak zorunda kalmışlardır. Meseleye bilimin penceresinden bakmayıp tevatürlere inananlar yüzünden durduk yere yeni bir tartışma başlamıştır “roket atılır mı, yoksa düşer mi” diye.
Bilimsel yöntemden anlamayanlar “bırakın kardeşim atılır mı, düşer miyi de neden IŞİD öte taraftan atıyor bu roketleri, neden devlet bu duruma sessiz kalıyor, Türkiye resmen savaşa çekiliyor” diye tartışmayı bilimsel zeminin dışına kaydırmak istemektedirler. Oysaki Kilis valisi daha en baştan “yerçekimi var, roketler havada kalacak değil ya” diyerek meseleye açıklık getirmiştir. Ayrıca IŞİD’in sınırın öte tarafından roket atmasına da yetkililer sessiz kalmış değildir. Cumhurbaşkanlığı sözcüsü Kalın, “bunun bilinçli olarak yapıldığı, yapılmadığı konusunda bir istihbarat yok. Suriye tarafında kaotik bir savaş ortamı var. Bunun bir kısmı yanlışlıkla geliyor olabilir, bir kısmı kasıtlı olarak atılmış olabilir” şeklinde bir açıklama yaparak suçu hemen IŞİD’e yüklemenin de bilimsel açıdan doğru bir yöntem olmadığına dikkat çekmiştir. Çünkü ortada bilimsel açıdan geçerli bir kanıt yoktur. E, bu durumda iftira atmak bize yakışmaz, değil mi?
Tartışmayı rayından çıkarmak isteyenleri bir tarafa bırakıp, konunun özüne dönecek olursak, kendi namıma ben roketin düştüğü kanaatindeyim. Bunu da sizlere şöyle ispatlayabilirim. Eğer meseleye bilimsel yöntemlerle yaklaşacak olursak, önce bir gerçekliğin altını çizmemiz gerekmektedir. O da şudur, roketin düştüğü kesindir. Bunu herkes görmüştür ve bilinmektedir. Zaten “roket atıldı” diyenlerin de düşmediği yönünde bir iddiaları yoktur. Ama atılıp atılmadığına dair bilimsel veriler zayıftır. Kimileri sınırın öte tarafında, bizzat Saray destekli IŞİD’çilerin roket mermilerini Kilis’e attıklarını iddia etmektedirler, ama bu sadece varsayımdır. Yani bilimsel olarak kanıtlanmış değildir. Henüz olsa olsa bir iddiadır. Dolayısıyla “roket düştü” dememiz mümkündür, ama “roket atıldı” dememiz henüz olanaklı değildir. Ha, “roket atılmadı” da diyemeyiz, o başka...
Evet dostlar, umarım konuya açıklık getirebilmişimdir. Bir dahaki sefere de “Kut-ül Amare Zaferi”nin detayları üzerine konuşacağız. “Hay kafanıza düşsün o roketler” diyenlere sakın uymayın, pozitif olun, sağlıcakla kalın.
link: İstanbul’dan “bilim aşığı” bir okur, Roket Atılır mı, Düşer mi?, 11 Mayıs 2016, https://fa.marksist.net/node/5103
Soma Katliamı: Unutmamak, Unutturmamak için Örgütlü Mücadeleye!
3. Dünya Savaşı Yeni Biçimler Altında Yürüyor