İstanbul ve Gazi Üniversitesi dâhil olmak üzere 13 üniversitenin bazı bölümlerinin bölünüp yeni kurulacak üniversitelere bağlanmasını öngören kanun tasarısı Meclis Genel Kurulundan geçerek yasalaştı. Tasarının gündeme geldiği günden itibaren başta İstanbul Üniversitesi olmak üzere tasarının etkilediği tüm üniversitelerde öğrenciler, akademisyenler ve diğer üniversite çalışanları kitlesel eylemler gerçekleştirdiler. Düzenlemeyi protesto eden üniversite bileşenleri, İstanbul ve Gazi Üniversiteleri gibi üniversitelerin tarihi köklerinin ve birikimlerinin silineceğine, eğitimin ve bilimsel araştırmaların bu düzenlemeden olumsuz etkileneceğine dikkat çekiyorlar.
Partisinin bir grup toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Malatya’da bulunan İnönü Üniversitesini işaret ederek “İsmini anmayacağım oradaki üniversitenin öğrenci sayısı fazla. Onu ikiye böleceğiz ve böylece kuracağımız Turgut Özal Üniversitesi ile Malatya iki ayrı üniversiteye sahip olacak” şeklinde konuşmasının ardından gündeme taşınan tasarı, protestolara rağmen hükümet tarafından hararetle savunulmuştu. Yeni kurulacak üniversitelerle hem öğrenci sayısının sınırlanacağını hem de şehirlerin ekonomisinin canlanacağını öne süren hükümet, kanun değişikliğini “rekabete, çeşitliliğe, istihdama ve yeni bilgilerin üretilmesine” vesile olacak bir bilimsel ve teknolojik hamle olarak gösteriyor. Ancak üniversitelerin esas öznesi olan öğrenciler, akademisyenler ve diğer çalışanlar, tepeden düzenlemelerle iradelerinin yok sayılmasına karşı durarak hükümetin gerekçelerinin aksine söz konusu düzenlemenin üniversiteleri geliştirmeyeceğine, üniversitelerin tarihsel miraslarının yok edileceğine işaret ediyorlar. İlk günden itibaren eylemlerin süreklilik gösterdiği ve kitlesel katılımın sağlandığı Cerrahpaşa Tıp Fakültesi eylemlerin merkezi olurken, İstanbul Üniversitesinin diğer fakülteleri ile birlikte Yıldız Teknik, Boğaziçi ve Marmara Üniversitelerinden öğrenci ve akademisyenler de eylemlere destek verdiler. 2015 yılında İstanbul Üniversitesinde yapılan rektörlük seçimlerinde en çok oyu almasına rağmen ataması yapılmayan İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi öğretim üyesi ve TTB Başkanı Raşit Tükel de eylemlerde yerini almıştı. Tükel, siyasi bir karar olduğunu vurguladığı bu düzenlemeyle birlikte İstanbul Üniversitesinin köklerinden kopartılacağını ve akademinin güçsüzleşeceğini dile getiriyor.
“Üniversiteme Dokunma!” diyen yüzlerce öğrenci ve üniversite çalışanının tepki gösterdiği “bölme” düzenlemesiyle birlikte, 4’ü vakıf olmak üzere 20 üniversite kurulacak. Aralarında İstanbul Üniversitesi, Gazi Üniversitesi, Anadolu Üniversitesi, Karadeniz Teknik Üniversitesi, İnönü Üniversitesi, Selçuk Üniversitesi ve Erciyes Üniversitesinin bulunduğu üniversitelerin bazı bölümleri yeni kurulacak üniversitelere bağlanacak. Bazı üniversitelerin adı bulundukları şehirlerin isimleri eklenerek değiştirilirken Erzincan Üniversitesinin adı ise Binali Yıldırım Üniversitesi olacak. İstanbul Üniversitesi bölünerek İstanbul Cerrahpaşa Üniversitesi; Gazi Üniversitesi bölünerek Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi kurulacak.
Bu düzenlemeye tepki gösteren üniversite bileşenlerinin protestoları devam ederken, eylemleri “ideolojik” bulan Erdoğan, “Dert yine ideolojik. Her şeyde ideolojik yaklaşımdan uzak, dürüst olacağız” diyerek üniversitelerin bölünmesini kaliteyi arttıracak bir adım olarak nitelendirdi. Ancak AKP iktidarının toplum mühendisliği projesinde önemli bir yer tutan üniversiteler, iktidarın tam da ideolojik yaklaşımları ekseninde yeniden dizayn edilmeye çalışılıyor. KHK’larla üniversiteler muhalif kadrolardan temizleniyor, akademisyenler ihraç ediliyor, yeni yönetmeliklerle üniversitelerde her türlü öğrenci faaliyeti yasaklanıyor. Eğitimin gittikçe niteliksizleştiği üniversiteler, iktidara biat edecek ve onu yüceltecek kadroların yerleştiği ve iktidarın istediği biçimde bir gençliğin yetiştirileceği kurumlara dönüştürülüyor. Şimdi de bölünme furyasıyla açılacak yeni üniversiteler niteliksiz ve iktidar yanlısı kadrolarla doldurularak toplum mühendisliği projesi güçlendirilecek. Ancak üniversitelerin bölünmesine yönelik başlatılan eylemler gösteriyor ki, iktidar toplumu elindeki tüm olanakları kullanarak baştan aşağıya abluka altına alsa da, baskı, yasak ve dayatmalara “HAYIR!” diyen bir gençlik var. Üniversiteleri kuşatan karanlık dalgaya “HAYIR!” diyen gençlik, bölünerek değil birleşerek güçleneceğini haykırıyor!
link: İstanbul’dan MT okuru üniversiteliler, “Üniversiteme Dokunma!” Protestoları Sürüyor, 12 Mayıs 2018, https://fa.marksist.net/node/6348
Er ya da Geç
HDP’nin ve Demirtaş’ın Seçim Bildirgeleri Açıklandı