Buna karşın üniversitelerdeki savaş ve Siyonizm karşıtı hareket büyüyüp öğrencilerin dışındaki üniversite bileşenlerini de daha aktif şekilde harekete geçirmeye başlıyor. Önemli bir örnek, on ayrı kampüste 280.000’den fazla öğrenciyi barındıran California Üniversitesinde örgütlü UAW (United Auto Workers) sendikasının grev kararı almasıdır. California Üniversitesinde lisansüstü öğrencileri, akademisyenleri ve diğer üniversite çalışanlarını da bünyesinde barından 48 bin üyeli UAW sendikasının 4811 nolu şubesi, üniversite yönetimini, polisin ve sağcı grupların Filistin yanlısı protestoculara şiddet içeren saldırılarına izin vermek, protestolara katılan sendika üyelerini tutuklamak için polisi çağırmak ve çalışma koşullarını tek taraflı olarak değiştirmek de dâhil olmak üzere haksız ve yanlış uygulamalarla suçluyor. Sendika, üniversite yönetiminden, protestolar nedeniyle öğrencilere ve çalışanlara verilen cezaların kaldırılmasını ve Gazze’deki savaştan çıkar sağlayan silah şirketleriyle yapılan anlaşmaların feshedilmesini talep ediyor. Sendika üyelerinin, saldırıları protesto etmek, ifade özgürlüğünü savunmak için yapılan grev oylamasında %79 evet oyu vermesi üzerine, California Üniversitesinde grev kararı alındı. On ayrı kampüste yürütülecek olan grevde, sendika yönetimi maalesef, tüm işçilerin aynı anda işi bırakması yerine, belirli çalışma alanlarını teker teker greve çıkaracağını açıkladı. 20 Mayısta ilk greve çıkanlar Santa Cruz kampüsündeki 2000 çalışan oldu.
Grevin en önemli boyutlarından biri siyasi bir grev oluşu. Çalışanların ekonomik taleplerinin ötesinde savaşa karşı siyasal bir tutum temelinde greve çıkılmış ve böylelikle savaş konusu emekçilerin doğrudan mücadele gündemine sokulmuş oluyor. Üniversite yönetimi, sendikanın taleplerinin “toplu iş sözleşmesi koşulları dışında kalan siyasi talepler” olduğunu, grevin siyasi bir grev ve bu yüzden de yasadışı olduğunu iddia ediyor. Bu tehditlere şimdilik pabuç bırakmayan sendika şube başkanı, “Top California Üniversitesinin sahasında ve atmaları gereken ilk adım, meslektaşlarımıza karşı tüm cezai ve disiplin soruşturmalarının düşürülmesidir” açıklamasında bulundu.
Üniversitelerdeki mevcut hareketlenmeyi 68 baharıyla benzeten çeşitli yorumlar yapılmaktadır ki, bunun ana hatlarıyla doğru bir benzetme olduğunu söyleyebiliriz. Gerçekten de 1968 devrimci dalgasının oluştuğu koşullarla bazı açılardan benzerlik mevcuttur. Dünya çapında etkisini gösteren o büyük devrimci dalga da, II. Dünya Savaşını takiben gelişen ekonomik yükseliş (boom) döneminin artık geride kalmaya, gelişmiş kapitalist ekonomilerin teklemeye başladığı bir süreçte işçi sınıfının giderek yükselen eylemliliği ile bilhassa ABD emperyalizminin Vietnam’da sürdürdüğü emperyalist savaşa karşı gençliğin tepkilerinin kaynaşması temelinde ortaya çıkmıştı. Bugün işçi mücadelesinde o ölçüde keskin bir yükseliş henüz yaşanmasa da, tüm ileri kapitalist ülkelerde emekçilerin mücadelesi geçmişe kıyasla hayli belirgin bir yükseliş içerisindedir. Bunun giderek güçleneceği de açıktır. Kapitalizmin yarattığı sorunlarla boğduğu tüm emekçi kesimlerde büyük bir hoşnutsuzluk ve içten içe bir değişim arayışı mevcuttur. Bu arayışın sosyalizm hattına kanalize edilebilmesi, sınıf içinde devrimci çalışmaya odaklanan proleter devrimci çizginin güçlendirilebilmesine bağlıdır.
link: Marksist Tutum, California Üniversitesinde Filistin Eylemleriyle Dayanışma Grevi, 23 Mayıs 2024, https://fa.marksist.net/node/8268
Yayılan Yumuşama Hayalleri ve Gerçekler
Dayanışmanın ve Mücadelenin Düşmanları Her Yerde